Dünyadaki kaynakların giderek tükenmesi ve küresel ısınma, aşırı betonlaşma, hava ve su kirliliği, biyoçeşitliliğin kaybı gibi sorunlar sonucunda; tüm canlıların Dünya üzerinde bir arada yaşamalarının ve Dünya’nın belirli bir denge durumunda kalmasının her geçen gün daha da zorlaştığı açıktır. Sürdürülebilirlik, sosyal veya ekonomik bağlamda kullanılabildiği gibi, bütün canlıları ilgilendirdiğinden dolayı, günlük hayattaki kullanımı çevresel koşulların bir denge içerisinde devam ettirilebilirliğine ve yeşil bir gelecek için yapılabilecek eylemlere odaklanır.

Mevcut şartlarda doğrudan tamamen sürdürülebilir bir yaşam tarzına geçiş olamayacağından, bu geçişe alışılması adına bazı aksiyonlar alınmaktadır. Bunlardan bazıları gıda israfını azaltmak, doğum oranlarını ve nüfus artış oranını azaltmak, bitkisel ürünleri tercih etmek ve beslenmede de bunu uygulamak, yeşil teknolojileri teşvik etmek, ve fosil yakıt tüketimini azaltıp yenilenebilir enerji kullanımını teşvik etmektir.

Endüstriyel Karbon Salınımları

Küresel ısınmanın 1.5 °C derece ile sınırlanması için Dünya’da 2030’a kadar karbon salınımlarının yüzde 45 düşmesi, 2050’ye kadar ise “Net-sıfır”a ulaşılması, yani insanların sebep olduğu karbon salınımlarının sıfırlanması gerekmektedir. Şimdiye kadar yaklaşık 120 ülke ve 1000 şirket “Net-sıfır” hedefi koymuştur. [1]

Elektrik enerjisi üretimi, iletimi, dağıtımı ve endüstriyel faaliyetler, karbon salınımının büyük kısmını oluşturur. Bu faaliyetler için çok fazla kaynak tüketilmektedir ve bu aktiviteler çoğunlukla fosil yakıt gibi yenilenemeyen kaynaklar ile gerçekleşmektedir. Bu tarz yenilenemeyen kaynakların kullanımının azaltılmasıyla sürdürülebilirlik gündeme gelebilir.

Endüstriyel karbon salınımı doğrudan ve dolaylı olarak incelenebilir. Doğrudan karbon salınımı, makinelerde enerjiyi sağlamak için tüketilen fosil yakıtı ve bunun sebep olduğu ısınmayı kapsar. Bu tip makinelere enerji verilmesi için doğal gaz veya petrol kullanılıyorsa, bunların iletimindeki sızıntılar da karbon salınımını önemli derecede etkilemektedir. Dolaylı karbon salınımları ise, diğer amaçlarda kullanılacak elektrik enerjisinin üretimi için yenilenemeyen (fosil yakıt, yağ, doğal gaz) kaynakların kullanımından kaynaklanmaktadır.

Factories

Elektrik enerjisi üretimi için yenilenebilir enerji kaynakları haricinde kömür, doğal gaz, yağ ve fosil yakıt tüketilmektedir. ABD’de 2020 yılında elektrik enerjisi üretiminde kömürün payı yüzde 20 olsa da kullanılan kömürün toplam karbon salınımındaki payı yüzde 54 olarak belirlenmiştir [2]. Enerji üretimi için yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması karbon salınımını azaltacaktır.

Elektrik enerjisinin üretiminin yanında, elektrik enerjisi kaynaklı karbon salınımları hesaplanırken, son kullanıcı ile buluştuğunda kullanım şekline göre sebep olacağı karbon salınımı da dikkate alınmalıdır. Dağıtılan elektriğin kullanımının sebep olduğu karbon salınımı itibariyle endüstrinin yaklaşık olarak yüzde 30’luk payı vardır ve bu, endüstriyel karbon salınımı ile birleştirildiğinde endüstrinin sebep olduğu karbon salınımı ön sıralarda karşımıza çıkmaktadır.

Sürdürülebilirliği Sağlamak

Endüstriyel karbon salınımlarının azaltılması sürdürülebilirliğe önemli ölçüde etki edecektir. Bunun yapılabilmesi için de makinelerin bakımlarının düzenli yapılarak yağ gibi kaynakların tüketiminin azaltılması ve enerji tüketimlerinde normal değerlerin üzerine çıkılmamasının sağlanması gerekmektedir.

Etkili bakım stratejileri ile bakım maliyetleri yüzde 40’a, enerji tüketimi yüzde 10’a kadar azaltılabilir. Bunun yanında etkin bakım stratejileri ile üretimde beklenmedik duruşlar yaşanması riski azaltılır ve bir ürünün toplam maliyeti düşmüş olur. Bu da karbon salınımının azalmasına katkı sağlar.

Karbon salınımının azaltılması için yapılacak makine sağlığı takibi, en etkili olarak kestirimci bakım uygulamaları ile yapılabilir. Belirli durum izleme yöntemleri ile makine üzerinden veriler alınır ve bu veriler analiz edilir. Değişimler takip edilerek olası bir arıza hakkında önceden çıkarım yapılır. Kullanıcılar olası arızalarla ilgili bilgilendirilerek, planlanan duruşlarda makinelerin incelenmesi sağlanır ve bakım ihtiyacı olan makineler tespit edilerek varlık kaybı engellenmiş olur.

Mekanik ve elektriksel arızalar, makinelerde şebekeden daha fazla enerji çekilmesine sebep olur ancak bu enerjiler makinede kullanılmak yerine titreşim ve sıcaklığa dönüşür. Bakımı düzenli olarak yapılan ve sağlıklı çalışan makineler, arızalı durumlarına göre daha az elektrik tüketirler ve karbon salınımının azalmasında rol oynarlar. Buna ek olarak, bakımı düzenli olarak yapılan ekipmanlar daha düşük oranda çevreye zararlı olan maddelerin salınımı riskine sahiptir.

Monitoring

Bakımın düzenli yapılması, makine ömrünü artırıcı bir etki yaratır. Bu da makinedeki parçaların daha uzun süre dayanacağı anlamına gelir. Makine elemanlarının ömrünün uzun olması, parça değişimi gereksiniminin daha az olacağına işaret eder ve bu parçaların üretimi için karbon salınımı yaşanmamış olacağından dolayı, sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlar.

Güçlü bakım stratejileri ve kestirimci bakım uygulamaları sayesinde makine sağlığı iyileştirilerek makinenin ihtiyaç duyduğu bakımın sıklığı azaltılabilir, arızanın kaynağı önceden belirlenerek bakım personelinin bakıma ayıracağı zaman dilimi azalabilir ve bu sayede farklı işler için zaman kazanılmış olur. Sürdürülebilirlik bağlamında bakıldığında, bakıma harcanan malzeme, hurda oranı ve iş gücünden tasarruf etmenin yanında makinenin kullanılabilir ömrünü uzatarak karbon salınımı azaltılmış olur.

Verimli Bir Bakım Stratejisinin Uygulanması

Yukarıda bahsedilen sebeplerden dolayı sürdürülebilirlik hedeflerinin sağlanması için, makinelerin en az miktarda ve sürede bakımda kalacağı ve plansız duruşun en az olacağı bakım stratejileri tercih edilmelidir. Bu anlamda arıza oldukça makinenin bakıma alınmasını öneren reaktif bakım stratejisi oldukça verimsiz olacaktır. Planlı bakım, arıza hakkında fikir vermediği ve arıza olup olmamasından bağımsız bir şekilde gerçekleştiği için sağlıklı çalışma süresinden kayba sebep olabileceği gibi, gerçek bir arıza anında arızanın kaynağının bulunana kadar uzun vakitlerin ve kaynakların kaybedilmesine sebep olabileceğinden verimsizdir. Burada en etkili yöntem durum izleme ile kestirimci bakım uygulaması olacaktır.

Durum izleme, makineden belirli veriler (sıcaklık, titreşim, akım/gerilim vb.) alınması ve bu verilerin analiz edilmesi ile makinenin mevcut sağlık durumu hakkında bilgi edinilmesini sağlar. Makine verilerinin ve sağlığının değişimini kullanarak yakın gelecekte gerçekleşebilecek arızalar hakkında tahminleme yapılabilen bakım stratejisi de kestirimci bakımdır.

Sensemore products

Sensemore, müşterilerine sunduğu yazılım ve donanım çözümleri ile sağladığı hizmet sayesinde makinelerden verileri toplar ve bulut uygulama arayüzünde bu verileri analiz eder. Donanımlar ile titreşim, sıcaklık, akım ve gerilim verileri analiz edilebilmektedir ve her türlü analog sensörden alınan veriler bulut uygulamada görüntülenebilmektedir. Kullanıcılar olası arızaların kök-neden analizleri ile ilgili bilgilendirilir ve plansız duruşları engelleyerek sürdürülebilirlik hedeflerine katkıda bulunur.

Sensemore, müşterilerine sunduğu IoT veri toplama cihazı, gerilim sensörleri ve akım sensörleri ile yapabildiği enerji görüntüleme uygulaması sayesinde makinelerin ne kadar enerji tükettiğinin belirlenebilmesini ve normalden fazla enerji tüketen makineler üzerinde aksiyon alınarak karbon salınımının azaltılmasını sağlar.

Kaynakça:

  • World Economic Forum, Analysis: Global CO2 emissions from fossil fuels hits record high in 2022.
    United States Environmental Protection Agency, Sources of Greenhouse Gas Emissions